29 Ekim 1923 - 29 Ekim 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin 100'üncü kuruluş yılı. Kutlu olsun…

Her şey bir tuhaf olmaya başladı desem; önce “her şey mi?” dersiniz yoksa “daha bunu yeni mi fark ettin?” ile devam edersiniz?

Kesin olan bir şey var. Yol uzun ve sandığımdan da yorucu olacak. Görmüyor değilim.

Ülkede yüksek enflasyon var, bilhassa gıda enflasyonu %100 üzerinde. Fevkalâde yükseklerde seyir halinde...

Sonbahar geliyor derken Eylül’ün yarısı geride kaldı bile… Ekonomiye ilişkin bir özet daha yapmanın zamanı geldi…

Varacağımız yer eninde sonunda buydu. Ama bunlara takılmanın bir yararı yok. Olan oldu artık, bundan sonra devam etmeli, toparlanmalıyız.

İktidarın ilk 100 günü tamamlandı. İlk 100 gün, dünya ekonomilerinde önemsenen, ekonomi değerlendirmesi için ölçüt alınan bir dönemdir.

Dünya tarihi değişimin tarihidir. İçinde bulunduğumuz zamanlar yeni bir paradigma, değişimin zamanıdır.

Temmuz’un bittiğine şaşırmaktayken, buyurun Ağustos da bir hafta içinde sona erecek. Eylül ile beraber artık sonbahar...

Kur Korumalı Mevduat, galiba 2021 sonu veya 2022 yılıydı, Türk ekonomisine ikinci defa girince yeni bir çözümmüş gibi karşılandı.

Son dönemde, KKMH (Kur Korumalı Mevduat Hesabı) oluşturulmuştu. Ekonomi için bu tür çare arayışlarının başarılı olmasını pek beklemiyorum.

Değişim sadece siyasetçilerde, bürokratlarda olmuyor. Konularda, davranış biçimlerinde, anlayışlarda, algılamada. Her şey değişiyor.

Herkes artık çok iyi biliyor. Enflasyon global ekonomilerdeki en önemli iktisadî sorun.

Geçenlerde üniversitelerin dünya sıralamasını gösteren bir haber medya gündeminde yer buldu. "Üniversite dediğin neye göre sıralanır?"

Çok uzun zaman olmadı, baktım yaklaşık 35 gün önce yine burada yazmış ve sizlerle paylaşmışım. Devalüasyon, IMF ile görüşmeler başlıkmış.

Batı’da alışveriş daima doğu ülkelerindekilerden daha farklıdır. Bu farklılık alışveriş anlayışından kaynaklanır.

İnsanın aklına neler neler gelmiyor. Kulakların çınlasın Aysun... Bir senin oyun bir de dağdaki çobanın oyu dert oldu hepimize.

Türkiye'de küçük ve orta boy şirketlerin gündemini alan önemli konuların başında yabancıya satış meselesi gelir.

Serbest piyasa, en klâsik deyişle "laissez-faire, laissez-passer" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) şeklinde de özetlenebilir.

İşte Türkiye’nin gerçeği de kitabın hikayesiyle tam bu noktada örtüşmektedir. Türkiye tam anlamıyla bir “Kırmızı Pazartesi” ülkesidir.