29 Ekim 1923 - 29 Ekim 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin 100'üncü kuruluş yılı. Kutlu olsun… Yaklaşık on gün evvelinden yazmaya başlamamın kendimce bazı nedenleri var.
Yazı: Hasan R. Ardıç
Herkes, bu haftadan başlayarak Cumhuriyet ve Cumhuriyet Bayramı hakkında samimi veya plastik bir şeyler yazacak. Samimiyetini hissettiğim yazılara ve Cumhuriyet Bayramımız diyenlere cevap verecek ve teşekkür edeceğim. Yazdık mı? Yazdık kabilinden olanları umursamayacağım, çünkü değmez.
Standart uygulamalar yapılacak; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta, yavru vatanda ve yurtdışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutlandığı haberlerinin yanında, TV’lerde Atatürk’ün sevdiği şarkılar, kahramanlık hikâyeleri ve sair programlar da yapılacak. Röportajlar, söyleşiler… TV sunucuları kırmızı-beyaz giyecekler…
Kişisel olarak bu yıl, 100’üncü yılında cumhuriyetimiz için coşku dolu kutlamalar olsun beklentisindeyim. Bugünden başladı. Gazze’deki insanlık dışı savaş uygulamaları nedeniyle müzikli kutlamalar yapılmayacak. Evet Gazze savaşı hayatların kaybı açısından çok önemli ama bizim Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kutlamaları da çok çok önemli. Ölenlere ben sadece insan oldukları için üzülüyorum. Umarım ve dilerim ki bu ölümler derhal, şimdi kesilmiş olsun. Ancak böyle olmuyor işte… Ayrıca bu savaş; bölgedeki ne ilk ne de son savaş. Bunu iyi bilmek ve unutmamak lâzım. Her bahanede bir savaş uygulamasına bizim Cumhuriyet Bayramımız dolayısıyla yapacağımız kutlamaları erteleyerek son veremezsiniz Orta Doğu’da. İsrail’in kuruluşu tarihinden (1948) bugüne kadar olan savaş-intifada-itiş kakış türünden olayları alt alta yazarsanız, hemen hemen her yıla bir sıkıntı isabet edecektir. Kimse kusura bakmasın ama her şeyin bir sınırı var ve olmalı da… Ama bu her dakika (!) olursa…
29 Ekim’in benim için çok önemli bir özelliği de çok sevgili babamın vefat ettiği gün olmasıdır. 31 yıl oldu. 29 Ekim benim için hüzün dolu bir gündür ama diğer taraftan da Cumhuriyetimizin Kuruluş tarihi, bayramımızdır. Tabii ki en coşkulu biçimde kutlayacağız. Anlatabildiğimi sanıyorum.
Bu arada eski cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Abdullah Gül’e geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Henüz bir hastalık duyumu çıkmadı basında, ama ne olur ne olmaz, şimdiden geçmiş olsun acil şifalar… Havalar tehlikeli bir sıcak, bir soğuk dikkatli olmalı, üşütmemeli.
Ekonomimiz ve ekonomimizin gidişatı kötü biliyorsunuz. Ağır enflasyon koşulları başta olmak üzere geçim zorluğu halkımızı gerçekten çok zorlamaya başladı. Bunları her gün gazetelerde, ekranlarda görüyoruz, fiilen de yaşıyoruz. Herkes kendi çapında bunu yaşıyor; ama az, ama çok…
Şöyle bir önerim var;
Cumhuriyet Bayramımızı da içine alan bir dönem (1 hafta, 5 gün, vb.…) süre için, süper marketmiş, zincir marketmiş hiç ölçüsüne bakılmadan tüm satış noktalarının kendi ölçüsünde doğrudan nihai tüketiciye %35 ten az olmamak kaydıyla indirim yapılsın. Zorunlu değil, tamamen içten gelen bir Cumhuriyet kutlaması sıcaklığıyla. Zorunlu değil, yapmayana da ceza falan yok.
Halkımız, özellikle son birkaç fiyat artışından olumsuz etkilenen insanlarımız için bir bayram olsun.
Kış öncesi hazırlıklarda katkısı bulunacak bir eylem olsun.
Çoluğuna çocuğuna bazı ürünleri alamayan ana ve babaların gönlü okşansın.
Bu indirilmiş fiyatlar en az bir on gün sürsün.
Bu tür indirimler bir ölçüde seçim öncesi yapılabiliyorsa 100 yılda bir de yapılabilir.
Bunun yanı sıra her Bayramda yapıldığı gibi, otoyol ve köprü geçişleri, Avrasya tüneli en az 3 gün süreyle bedelsiz olsun, ama sadece TCK değil, tüm köprü ve otoyollar. Otobüsler, metrolar vb. ulaşım araçları bedelsiz olarak vatandaşın hizmetine sunulsun.
Yerli ürünlerin tamamı (Temizlik vb.) %50 indirimli olsun. Benzin ve mazot fiyatları yine 10 gün süreyle %20 indirimli satılsın (Sadece araç deposu yakıt istasyonunda doldurulsun). Tabii ki elektrik, su, doğalgaz gibi temel gereksinimler de bir ay (bir fatura) için % 40 indirimli olsun.
An itibariyle elimde yapılacak indirimlerin TL boyutu yok tüketim hacmi de… Ama her şekilde bu hesaplamalar yapılabilir. Sadece insanların mutluluğunu hesaplayamayız. Her dönemde ve her yerde olabildiği gibi bazı fırsatçı davranışlara karşı önlem almak tabii ki mümkündür. Örneğin yakıt alımlarının kullanıcı araca yakıt istasyonunda bizzat verilmesi, marketlerin yıllık satışlarının 1/12 kadar oranda fazla stokla bu kampanyaya katılmaları (Katılanlara ucuz mal satmama bahanesini kullanamamaları için) gibi…
Belki bir ay müddetle KDV oranını tüm KDV’li ürünlerde %1 almak gibi…
Toplu alımlara üst sınır koymanın operasyonel çözümü olmalı, süre dolduktan sonra karaborsa gibi yollara sapılmamasını sağlamak gibi…
Bu noktaya kadar bazı önerileri, amaçları, korunmanın yolları gibi değişik konularda bir dizi öneriyi dile getirdim. Tabii ilgili hesapları yapıp ne derece tasarruf edileceğinin, zarar edileceğinin ortaya çıkarılması, kişi başına tasarrufun % veya mutlak değer olarak hangi mertebelerde olabileceğinin matematiği yapılabilirse, çok daha reel sonuçlara erişilmesi olanaklı olacaktır.
Tamam; çocuklar şiirler de okusunlar, müsamereler de yapılsın, şarkılar da söylensin Cumhuriyet 100 yıl kutlamaları için… Ama lütfen soluk, silik, ben yaptım oldu kabilinden bir kutlamalar dizisi olmasın…
Bu büyük kutlamaya indirimleriyle katılanların adı, ticarî unvanı her gün alfabetik sırayla ulusal kanallarda ve özellikle de TRT de bedelsiz yayınlanmalı.
NOT: Bu yazıyı yaklaşık on gün önce yazdım, yayına girinceye kadar aynı konuyu başka kaynaklar da işledi. Ama olsun; mühim olanı yapılması…
Comments