İdealde, bilindik bilinmedik tüm felsefeci ve düşünürlerin temel önermelerinde insan insanın eşitidir. İnsanlar gerek ikili ilişkilerinde gerekse kitlesel olarak birbirine denk, göze batar bir üstünlüğü olmayan demokratik bağlamda eşit bireylerdir.
Yazı: Bahar Sar
AI ve Metaverse gibi insan zihni üretiminin eşiğinde hatta üzerinde gezinirken, adım adım bambaşka bir kültürel ve sosyal geçiş aşamasındayken durum gerçekten böyle mi?
"Mobbing" (mevcut gücün ya da pozisyonun kötüye kullanılmasıyla sistematik olarak psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, aşağılama, tehdit vb. şekillerde tecelli eden duygusal bir saldırıdır. ),"Gaslightning" (Psikolojik manipülasyon) , "Bodyshaming" (en kısa tanımıyla kişinin bedeni hakkında olumsuz tanımlar tespitler yapma eylemi) , "Taciz" (canını sıkma, tedirgin etme rahatsızlık verme ), "Manipülasyon" (başkalarının duygu düşünce ve eylemlerini ona hissettirmeden değiştirme taktikleri) ve diğer "beceriler" nasıl türedi peki?
Aile hayatından örnek verirsek çekirdek ailede belli bir cinsiyete sahip olan - ailenin eğilimlerine göre nadiren kız çocuklara da özen gösterilir ya- çocuğun parlatıldığı ve avantajlı seçenekli yetiştirildiği durumlara ne demeli mesela?
Okullarda, öğretmeninden ya da sıra arkadaşından biraz farklı düşündüğünü ortaya koymaktan çekinmeyen, bunu doğal bulan hatta matematik formüllerinin yanı sıra kendi mantığıyla da doğru çözüme gidebilen çocukların ayrıksı otu gibi görüldüğü bir gerçeğimiz var. Bu gibi çocuklar öğretmenleri arkadaşları hatta öğretmenlerinin potansiyeli çerçevesinde aileleri tarafından da "normal" "kuralına uygun" "doğru (!) formülle" hareket edip davranmadıkları, gelişmeye çalıştıkları için dışlanıyorlar.
Buna bir örnek vermek gerekirse lisede Frankfurt Okulu'ndan bir kitapla ilgili danıştığım Rehberlik Öğretmeni babama "Kızınız okumadığı kitapları okuduğunu iddia ediyor" demişti. Kendisinin mesela Horkheimer'ın “Akıl Tutulması” adlı kitabına ilgisi, meyli kitaba dair bilgisi var mıydı hala merak ederim.
Bu arada, üniversite öğrenimime başlayana kadar o öğretmen vasıflı bununla birlikte öğretici nitelikli olmayan kişiye ve sebep olduğu tıkanmalara tepki olarak, çok başka şeylere yöneldiğimi de belirtmek isterim. Doğrudan söyleyeyim mi? Barbra Cartland külliyatına hakim hale geldim. Çünkü kız çocuklarından beklentinin bu ve bu gibi şeyler olduğunu hissettirdiler. Ya da anne-babaların kızlarına biçtikleri roller bunlardı. Özellikle çocuğun onay ihtiyacı yüksekse, neden olmasındı? Bunların pek çoğunu, eminim bir çoğumuz biliyor ve gözlemliyoruzdur.
Şansım yaver gitti ve üniversite eğitimimi İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, Frankfurt Ekolünün üstüne basa basa, tadına vara vara ve daha pek çok şey öğrenerek gerçekleştirebildim.
Gelin görün ki o yergileri ve hissettirilen utancı zihnimden silemedim.
Silemediğim ve insanın insana yergisini, ön yargısını adil bulmadığım gibi kimseye de bana ve benzerlerime uygulanan tek tipleştirmeyi uygulamadım.
Yergiyle hiçleştirilmenin yönlendirilme sonuçlarının tadını almıştım. Pek çoğumuzun da bildiği gibi "acı ve buruk" tanımlamakta yetersiz kalabiliyor.
İşyerlerinde, tespit edilen "kadın kadının kurdudur", "rekabet piyasanın kanunudur", "ast-üst iletişimlerinde mobbing "mazur görülebilecek derecede " sık rastlanır gibi tespitler var. Bunlar hala yaygın bir şekilde yapılabiliyorsa biz neden bahsediyoruz?
Yapay zeka? Metaverse? En fazla 20 yıldır deneyimlediğimiz sosyal mecralarda insanların birbirleriyle iletişimlerine hepimiz tanığız. Çünkü bariz bir şekilde örneğin: Body shaming, mobbing, küçümseme, ötekileştirme ve daha pek çok psikolojik rahatsızlık sonucu geliştirilen teknik "öteki" üzerinde deneniyor, oyunlar oynanıyor. Kimse kendi olmaya cesaret edemiyor. Sonuç bu.
Papatyayı bile kendiliğinden yetiştiği ve doğal güzelliği yüzünden yeren bir tür haline geldik. Kendimizi her unsura, her canlıya kendimizden ve sözde değer verdiklerimizden başka her bireye üstün kılmaya üstün hale getirmeye ve bu kumpanyayı izleyenlere ispat etmeye her zaman hazırız. Yeter ki "Onay" alıp farklılığımızı ispatlayalım. Doğru mu? Manipülasyon teknikleri geliştirmek ve propagandalar üzerinde yeni teorilerle pratiklerle ilkel bir güdü olan karşı ve karşıt kitleyi bireyi ezmek neden vazgeçilmez?
İşte bu tamamen psikopatolojik bir sorun.
Uzmanlar var, sayfa sayfa cilt cilt yazıyorlar. Kökeni hala bulunamadığı için belki de yazın üretimi devam ediyor. Televizyon söyleşilerinde arkadaş dertleşmelerinde konuşulan konu neden her çabamıza ve her iyi niyetimize karşı “Yergilendirme” ile, yergi bahaneleriyle eleştirilecek bir yönümüzün bulunabilmesiyle cezalandırılıyoruz?
“İdeal Toplum”, “Ütopya” derken birbirimize feci bir distopya yaşatıyoruz. Bunun kime neye yararı var? Evrensel olabilmekten, bunca uzak kalmaktan utanç duymayan bir türüz. Hal böyleyken kendimizi diğer türler üstünde görmek neden? "Çünkü düşünebilen tek canlıyız" diye övünmenin, tüm bu anlattıklarım değerlendirildiğinde ne anlamı var?
Düşünmek ve kendimizi sorgulamak için yeterli mi?
Görüşlerinizi merak ediyorum, konuşalım tartışalım, yermeden ve birbirimizi eşit - denk - anlamaya değer görerek, lütfen.
Comments