top of page

Muzaffer Abi İle Üşüdük


Alem adam şu bizim Muzaffer abi. Hem gidip CHP’ye oy verir hem de söylenir durur. Kurultay oldu, yine veryansın… Neymiş CHP gerçek bir muhalefet değilmiş, kendini öyle sanıyormuş, neymiş olası doğabilecek bir muhalefetin önündeki en büyük takozmuş.



Yazı: Prof. Dr. Can Bilgili

 

“Abi amma yaptın ama, niye kapansın?”


“Bak güzel kardeşim CHP neyi temsil ediyor? Bir kere bunu bana açıklayabilir misin? Sol desen sol değil. İnsan haklarıymış, çalışan haklarıymış, eşitlikmiş, hakmış, adaletmiş. Hangi konuda neyi söylüyor? Topluma ne vaat ediyor? Hala eski tas eski hamam. Kafalar gidik, kalmışlar 1945’te. Tutturmuşlar bir ulusalcılık dili. Altı ok deyip duruyorlar, hangisiyle ilgisi var? Sönmüş bitmiş, toplumda en ufak bir heyecanı harekete geçirebilecek bir parti değil. Ya şu gecekondu mahallesine git CHP desen kaçacak delik arar oradakiler. Senin hiç aklın alıyor mu? Bu ülkede çalışan kesim, emekçi kesim sağ muhafazakâr bir partiye oy veriyor. Dünya bir tek bizde tersine döndü. Neden? Durum öylesine mantıksız anlayacağın. Devlet partisi gibi bir partiden başka ne beklenir?”


“İyi de ülkede örgütlü, güçlü başka bir muhalefet mi var?”


“Eh işte bu yüzden yok. Keşke adamakıllı bir dava açılsa da kapatılmasına karar verilse. Bak gör o zaman gerçek bir muhalefetin yolu nasıl açılır.”


Muzaffer abi öyle sıradan biri değil. Doğma büyüme aileden CHP’li. “Anamın yanında CHP’ye laf edemem. Bakma burada böyle rahat konuştuğuma, kepçeyi kafama geçirir” diyor gülerek. Ama çok kızgın, öyle böyle değil. Konu açıldıkça ver yansın ediyor. Seçimlerden sonra birkaç hafta ortada görünmedi. Adamın zaten yeterince sağlık sorunu vardı umarım bu konu fazlasıyla etkilemez.


“Ya arkadaş akıl var mantık var. ‘Bunlar AKP’nin yanına değnek olsun diye konmuş bir parti olabilir mi’ diye çok düşündüm. Yani yaptıklarına bakınca. Her seçimde sanki iktidarın payandası.”


Bir soluklanıyor. Üşümüş olacak yan sandalyeye koyduğu mont yeleğini üzerine geçiriyor. Hava biraz serinledi gibi. Çay söylüyor.


“Ekmelettin faciası nedir ya? Bu parti bu faciayı yaptı. Ya Muharrem olayı? Düşünsene bir. Bu kadar kötü bir yönetimin olduğu, yolsuzluğun artık arşa dayandığı, ekonominin bu kadar berbat olduğu, milletin yoksulluktan inlediği, yaka silktiği bir dönemde sen gel yine altın tepside iktidarı adamlara ver. Arkadaş bacak kadar çocuk dahi bilir bu ülkede nasıl kazanılacağını. Hadi biz siyasetçi değiliz. Bu adamların işi gücü ne? Bütün gün tek meslekleri gibi bu işleri yapıyorlar, hiç mi görmezler?”


“İyi de abi nasıl yapacaklar? Adam her ne gerekiyorsa söyledi. Üstelik altılı masa kurdu, aleviyim demedi, milliyetçi muhafazakâr kesimlerle ortaklık yapabileceğini gösterdi. Kimlik siyasetinden kaçındı meydanlarda. Ekonomik vaatleri gayet tutarlıydı. Ne yapacaktı?”


“Ya bırak Allah’ını seversen. Kim yer o işleri. Öyle göstermelik laflarla olur mu bu konular? Anadolu’da insanların tarzı belli. Zerre güvenmez bazıları. Bak benim köy Alevi köyüydü. Sene olmuş 2023 hala köyde insanlar birbirlerine bu yönleriyle bakarlar. Ha diğer köyler de bizimkine öyle bakar. Kim kimin köyünden birbirini bilir, necidir diye takip ederler. Bir kere adam bundan kaybediyor. Ne işin var partinin başında değil mi?”


“Abi bunu sen demeyeydin keşke. Yahu bu ülkenin insanı da artık bu konuları aşmalı ama değil mi?”


CHP, Cumhuriyet Halk Partisi

“O teoride öyle hocam. Sen gel de oraları bir gör. Bırak köyü bucağı, nah şurada arka mahallelere git bak bakalım insanlar nasıl ayrılmış, kürdü, alevisi, sünnisi diye nasıl kamplaşmış nasıl kopmuş birbirinden. Bu ülkedeki fay hatlarını hiç mi bilmezler? Daha 12 Eylül’ün bir gün öncesine kadar bu ülkede neler olduğunu kim unutur?”

“İyi de abi iktidar olmak isteyenler bu ülkede hep bu kolay yolu tutmadı mı? İnsanları birbirinden ayrıştırarak siyaset gütmediler mi? Eskiden ideoloji üzerinden ayrıştırma yapıyorlardı, şimdi kimlik siyaseti üzerinden. Hep bir taraftar olmaya zorlayan siyaset dili hakim. Ama unutmalı artık bunları. Diğer partiler bu ucuz yolları siyasette kullanıyor diye CHP yönetimi de mi böyle yollara sapsın? Tamam partinin yönetimi ile ilgili toplumdaki algısı biraz bu yönlü. Ama hayatın sonuna kadar bu kaygılarla, bu tür ayrışmalarla, travmalarla nereye kadar gidilir?”


“Sen öyle diyorsun da gerçekler ortada. Bir kere Kılıçdaroğlu yanlış adam. Dürüst olabilir, mütevazi olabilir. Ama bizim halk bunlara ne zaman prim verdi ki?”


“Muzaffer abi iyi de bunlar siyasetçide olması gereken özellikler değil mi zaten? Daha ne isteyeceğiz?”


“Sanki halk da oyunu verirken bu özelliklere bakıyor. Gözünün içine yalan söylesen de baktığı şey güçlü mü değil mi konusu oluyor işte.”


“Demek ki sorun adamda değilmiş. Bizim halkın bakış açısı biraz sorunlu olmasın?”


“Ya onu da geçtim hadi. Parti toplumdan kopmuş. Sendikalarla, derneklerle, sivil toplumla, üniversitelerle kucaklaşması gerekirken düzen partisi olmuş çıkmış. Sanki resmi devlet partisi. Savundukları şeylere bak. Gazeteciler, yazarlar, politikacılar bir bir hapislere düşüyor tek laf yok. 12 Eylül düzeninin kurduğu şu ortamda özgürlükler konusunda hangi mücadeleyi vermişler?”


“Abi nerede kaldın sen ya? Ülkede sivil toplum, üniversite, sendika mı kaldı? Hem hapistekiler için ne desinler? Adamları hemen yaftalıyorlar. Yok şucu yok bucu. Terörist ilan ediyorlar hemen. Bilmez misin bizim insanımızı? Yanlış olduğunu bilse bile önce diyen kim, bizden mi diye bakar, sonra bizden diye görüyorsa onaylar geçer. Yanlışmış eğriymiş hiç gözünün yaşına bakmaz. Yeter ki diyen bizden olsun. Hem yanlışı eğer bizden olan yapıyorsa, yanlış olduğunu bilseler bile susarlar. Haksızlık oluyormuş kime ne? Umurlarında olmaz.”


“Tamam iktidar koltuğunu korumak için yapacak bunları. Senin ne işin var sağ partilerle kurban olayım. Bak gördün işte. Ne yaptılar? Aldılar alacaklarını sonra yine gidip kendi saflarına döndüler.”


“Olan oldu artık, bu saatten sonra bakacaklar neler yapabileceklerine. Bak kurultay oldu, Kılıçdaroğlu gitti işte. Değişimciler kazandı.”


“Değişim mi? Ne değişimi arkadaş düpedüz göstermelik işler bunlar. Statükonun biri gitti diğeri geldi. Sanırsın partide düşünsel bir devrim yaşanmış...”


“Ama olur mu sonuçta dediğin gibi oldu, Kılıçdaroğlu gitti nihayetinde. Daha genç daha yeni bir kadro gelecek partiye.”


“Güldürme beni yahu. Parti yönetimi aynı yönetim, vitrini değiştirdiler yalnızca. Baktılar çok fazla alevi, solcu vitrinli bir parti imajı veriyor. Daha merkeze, ulusalcı çizginin daha etkili olacağı bir merkeze çektiler. Yahu görmez misin? Partinin oyu belli. Eğer böyle bir vitrin değiştirmeseler şehir merkezli, İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Adana gibi yerlerdeki oylarının büyük bir kısmını kaybetme tehlikeleri var. Önümüz yerel seçim. Bu yaptıkları bilinçli bir iş. Zira genel seçim kaybından sonra özellikle büyük şehirlerdeki etnik ya da ideolojik çizgide olmayan CHP oyları gidecekti. Bu da onları zora sokar.”


“Abi sana da şu CHP namına bir şey beğendiremedim.”


“Bak adında halk var. Ama halkçı değil. Halktan kopmuş. Daha sana bana ulaşamamış bir parti bu yahu.”


“Çok taktın sen de buna ama. Diğerinin adında da adalet ve kalkınma var. Adaletin a’sı yok, kalkınamadan da battık.”


“Hadi kalk kalk, hava soğudu, çok esiyor. Hasta etmeden gidelim.”

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yol

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page