Gülşah Çeliker: “Sabiha Gökçen Çocukken Benim Rol Modelimdi”
- Bahar Bozkurt Şar

- 27 Eki
- 5 dakikada okunur
“Sabiha Gökçen’i evdeki bir resmi takvimde Atatürk’ün yanında gördüğümde çok küçüktüm, sanırım 6-7 yaşlarında. O an resmine dikkatlice bakıp, üniformalı kıyafetine hayran olduğumu, hafızama aldığımı ve onunla ilgili ileride bir şey yapmaya karar verdiğimi hatırlıyorum. İleride belki bir film, tiyatro oyunu, resim ya da müzik ürünü ortaya koyacaktım. Kesinlikle ve kesinlikle onunla ilgili bir şey yapacaktım o an karar vermiştim.”
Yazı: Bahar Bozkurt Şar
Büyük ilgi gören ve görmeye devam eden Sabiha Gökçen belgeselinin fikren ve uygulama olarak yapımcısı olan biri Gülşah Çeliker. Yıllarını ülkemizin kültürel konularına ve Sabiha Gökçen gibi ikonların hayatlarının araştırmasına adamış genç bir kadın…
Uluslararası İlişkiler bölümünün ardından İngiltere'de Radyo-TV/Sinema eğitimi de alan Çeliker, ülkemizde kadın olmanın zorluklarını, kotarmaya çalıştığı konuların üstünde çalışmanın ağır emeğini çok iyi bilen ve hala da yaşayan bir değer fikrimce.
Yıllar öncesinin Sabiha Gökçen belgeselini hafızasında ve arşivinde bulunduranlar, müjde: Gülşah Çeliker Sabiha Gökçen'in hayatı ile ilgili notlarını ve dönüm noktalarını sıralayan, şimdiye kadar epey hayranlık uyandıran bir kitap ile Gökçen Efsanesi’ni bu kez yazılı olarak kültür hayatımıza sundu.
Şimdi röportaja geçelim dilerseniz ve bu önemli ikonun, dünyanın ilk kadın savaş pilotunun hayatına nasıl değmiş ve eğilmiş bizde kısaca gözden geçirelim.
Sabiha Gökçen hayatınıza ilk defa ne zaman girdi ve tanıştınız?
Sabiha Gökçen’in evdeki bir resmi takvimde Atatürk’ün yanında gördüğümde çok küçüktüm, sanırım 6-7 yaşlarında. O an resmine dikkatlice bakıp, üniformalı kıyafetine hayran olduğumu, hafızama aldığımı ve onunla ilgili ileride bir şey yapmaya karar verdiğimi hatırlıyorum. İleride belki bir film, tiyatro oyunu, resim ya da müzik ürünü ortaya koyacaktım. Kesinlikle ve kesinlikle onunla ilgili bir şey yapacaktım o an karar vermiştim.
Kendisiyle yüz yüze görüşmem ise Ankara’da yıllar sonra, belgesel için çalışmaya başladığımda, randevu alarak, evinde ziyaret etmiştim.
Belgesel yapma fikri nasıl doğdu ve nasıl başladınız?
Üniversite eğitimim ardından TV ve video prodüksiyon yapımcılık eğitimi almak üzere İngiltere’ye gittiğimde eğitimin sonunda yaptığımız son proje bir belgeseldi. Eğitim aldığımız şehir Bristol’ün bir kısa konuda belgeseli çektik ardından orada, HTV’de staj yaptığımızda İngiliz yapımcı yönetmenimiz bize yapabileceğimiz belgesellerin listesini yapmamızı istedi. Yine aklıma ilk gelen Sabiha Gökçen’di. Ne yazık ki o dönemde ortak prodüksiyon yapma fırsatı olmadı. Türkiye’ye döndüm ve Ege TV, TRT, sonunda hedeflediğim Mehmet Ali Birand’ın yapım şirketinde asistan olarak çalıştım. Birand’ın yaptığı tarihi politik ve kişi belgesellerinden çok etkilenmiştim zira evde babamla da onun ve Kaptan Cousteau’nun belgesellerini izlerdik. Henüz 25 yaşındaydım. Bununla birlikte Sabiha Gökçen’in belgeselini kendim yapmak istiyordum. Sonunda araştırmalarımla Kültür Bakanlığı’ndan destek ile başlayabileceğimi öğrendim ve bir cesaretle bu büyük belgesele çalışmak üzere, bağımsız çalışmaya karar verdim. Ve bir yıl içinde kendi şirketimi kurdum. İlk kez Ankara’ya giderek, Türk Hava Kurumu'nu ziyaret ederek araştırma ve çalışmalarda bulundum. İstanbul’a dönüp, proje hazırlayarak, Kültür Bakanlığı başvurusunda bulundum.

Siz Sabiha Gökçen’e yönlendiren, etkileyen ne oldu? Kitap Yazma planı nasıl oluştu?
Sabiha Gökçen benim çocukken rol modelimdi. Ona hayranlık beslediğimden belgesel için de hayatını araştırmak, Ankara’da Türk Hava Kurumu Kütüphanesi, Milli Kütüphane, Kültür Bakanlığı'ndan, Türk Hava Kuvvetleri, Kartal Vakfı ATS arşivlere kadar pek çok yeri ziyaret ederek özel izin ve yönlendirmelerle arşivlerde çalışmaya notlar almaya başladım. Bir yandan resim kurumlarda ve sivil olarak onu tanıyan insanlarla randevulaşıp ziyaret ediyor, notlar alıyordum. Sonunda Sabiha Gökçen ile de tanışma ve ziyaret etme fırsatım oluştu. Bu çok özel ve haliyle heyecanlı bir buluşmaydı benim için. Onun biyografik romanını okumuş, hayatını ezbere biliyordum. Nitekim buluşmamızda bu bilgilerle kendisini de şaşırttım. O sırada global Sabiha Gözen belgeseli için çalışıyordum. Kitap fikri çok sonraları belgeseli bitirdikten sonra bir kadın gazeteci meslektaşımın (Balçiçek Pamir) tavsiyesi ile doğdu.
Sizi en çok etkileyen anısı Atatürk ile olan yaşantısı. Bir Cumhuriyet tanığı olarak nasıldı?
Sabiha Gökçen tam bir Cumhuriyet tanığı ve tabii kahramanlarından. Atatürk ile de onun manevi kızı olduğu 1925 yılından, 12 yaşından itibaren Atatürk’ün ölümüne kadar örnek bir baba kız ilişkisi yaşıyorlar. Gerçek bir cumhuriyet ve devrimlerin tanığı. Çok özel bir yaşamı var. Atatürk ile anılarını ayırt etmek zor ama ilk buluşmaları ve pilotluk eğitimi sırasında yaşadığı anılarını sayabilirim. İlki küçük bir kız çocuğu olarak, Bursa’da Atatürk’ün karşısına çıkma cesareti. Onun okuma arzusu çok yüksek. İlk yıl cesaret edemediğini Atatürk ikinci kez Bursa’ya geldiğinde yapıyor. Hünkâr Köşkü’nde kalırken, bahçede çitleri aşarak onu görmek için karşısına çıkıyor. Ondan yatılı okul talep etmesi ve okuma aşkı Atatürk’ü derinden etkiliyor. Bunu anısını Sabiha Gökçen belgeselimizde kendisi anlatıyor. Kitapta tüm detayları ile mevcut. İkincisi ise Atatürk’ün baba olarak onu ve eğitimini nasıl takip ettiğiyle ilgili. Zira pilotaj hocasından teknik sorular alıyor, Sabiha’ya sorabilmek için ve akşam yemeğinde onu sorguya çekiyor. Tabi Sabiha çok şaşırıyor. Bu teknik soruları sorması mümkün olmadığından Atatürk’ün sınav sorularını önden alarak onu sınava hazırladığını düşünüyor. Birden “bunları nasıl sorarsınız bana güvenmiyor musunuz?” diye ağlamaya başlıyor. Atatürk onu zor teselli ediyor ve soruların sınav değil alternatif sorular olduğunu söylüyor. “Memleketin her tarafından iltimas denen yılanı söküp atmaya çalışırken kendi kızıma bunu yapacağımı nasıl düşünürsün?” diyor. “Yarın hocana söylüyorum en zor soruları sana ayırsınlar, aksini düşünmüyorum zaten” diyerek onu rahatlatmaya çalışıyor. Kitapta ayrıntıları ile anlatıyorum.
Bir de meşhur Hayat’ın Türkiye’ye katılması var. Atatürk, Sabiha Gökçen, kardeşi Makbule Hanım ve bir generalin eşine temsili görevler vererek akşam yemeğinde bir özel olay kurgulatıyor. Zira Fransızlar hala topraklarımızda ve çıkmak istemiyorlar. Sabiha Gökçen’in üniformalı katıldığı resepsiyonda yaşanan bu olayda Sabiha Gökçen silahını çekerek tavana ateş ediyor. Ve tabi konu bir gece nezarethanede kalmalarına sebebiyet veren gazetelere geçen bir olaya dönüyor. Yine kitapta detayları ile olan bu diplomatik olay Atatürk’ün planları ile gerçekleşiyor ve sonrasında Hatay Türkiye’ye aslında Atatürk’ün ölümünden bir yıl sonra resmen katılıyor.

Kitapta başka konular, en önemli dönemeçler neler?
Atatürk ile buluştuğu ve onun manevi kızı olduğu süreç. THK açılışı ve özellikle Türk Kuşu açılışlarında, heyecanla paraşüt ve planörleri izlemesi onun havacı olacağı göstergelerinin Atatürk’ün gözünden kaçmayışı ve Türk Kuşu’na eğitim için yazdırılması.
Bir diğer önemli konulardan biri de Rusya’ya planör eğitimi almak üzere diğer pilot adayları ile gönderilmesi. Resmi mevzuat olmamasına rağmen askeri eğitim alarak pilot oluyor. Orgeneral Fevzi Çakmak’ın onay vermemesi de dikkat çeken konulardan biri. Atatürk’ün Balkan Paktını imzalaması ardından yaptığı, beş ülke altı kenti kapsayan Balkan Turu, Atatürk’ün ölümünün ardında Türk Kuşuna baş öğretmen atanması ve evliliği, eşini kaybedişi, emekli olup ayrılıncaya kadar görevine devam etmesi ve son dönemlerinde Amerika’dan aldığı Dünya tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri olma onur ödülü. O kadar çok önemli dönemeç var ki…
Ve son uçuşunu yaptığı Falcon Jet Uçağı ve Fransız pilotu ile olan özel uçuş anısı. Biz belgeselde; uluslararası çekim ve araştırmalarla hemen hepsine tanıkları ile yapılan özel röportajlarla yer verdik. Kitapta ise daha fazla ayrıntı ile anlattım.
Evet. Heyecan ve erken yaşlarda başlayan hayranlık, kararlılık. Gülşah Çeliker'in hayatında, emeğinde ve yöneldiği hususlarda başarı kazanmasına yol açacak bir belgeseli ülkemize kazandırmasının ardından bir de Gökçen isimli kitabıyla yazın dünyamıza yaptığı katkı ayırt edilemeyecek gibi değil.
Dilerim kendisiyle kitabında buluşur ve hayranlığın, araştırma emeğinin ve heyecanının paylaşımcısı olursunuz.
Esenlikle ve bol okumalı günler dileğiyle.




Ellerinize sağlık 👍🤗