Ortadaki DoÄŸu
top of page

Ortadaki DoÄŸu

Dünyanın merkezi nerede? Küre olduğuna göre dilediğiniz yerde konumlayabilirsiniz. Pusulalardaki 23,5 derecelik eğimi ve hakiki kuzey noktası ile sanal kuzey noktasını belirler hesapları bu çerçevede yaparsanız işte tam orasıdır. Ortadaki yeri bulursunuz.



Yazı: Hasan R. Ardıç

 

Deneyimlerimden öğrendiğim; Ortadoğu’da her şeyin anlık derecede değişken olabileceği. Bu bakımdan ben yukarıdaki soruyu günlük yanıtlayacağım. Esasen bu, günlük olmanın ötesinde bir cevap olacak. Bu günlerde dünyanı merkezi Ortadoğu… Yok yok, öyle borsa falan değil. Ortadoğu coğrafyasının ta kendisi. Haritaya baktığımızda da ortada.


Ben bu bakımdan bölgeye yeni bir isim verelim, tutmazsa sonra değiştiririz önerisini sunuyorum. Ne yani, o koskoca generallerin isimlerini caddelere törenle verip, birkaç yıl sonrasında da geri almıyor muyuz? Neyse konu bu değil, konu Ortadoğu’ya Ortadaki Doğu desek nasıl olur?

  • Geleneksel kullanımda dünyanın ortasında yer alıyor.

  • Her ÅŸey ortada, gizli hiçbir ÅŸey yok.

  • DoÄŸu geleneklerinin, yaÅŸam tarzının ögelerini en fazla taşıyan coÄŸrafya, yani ortada.

  • Öyle ya da böyle 24 saat canlı bir coÄŸrafya.

  • ‘En’lerin coÄŸrafyası; en çok din, en çok peygamber çıkaran topraklar, en çok çatışma, en huzursuz yerler,

gibi çok değişik nedenler bulmak mümkün. Ama bütün bu nedenler Roma’ya çıkmıyor, hepsi ortada, doğudaki ortada, özetle ortadaki doğuda… Amacım kelime cambazlığı yapmak falan değil, okuru sıkmadan;

  • CoÄŸrafyayı hatırlatmak,

  • Gizli kalması olanaksız ÅŸeylerin olduÄŸu toprakları,

  • Sürdürülebilir bir çatışma ortamını ve aleniyetin çok net olduÄŸu bu bölgenin adını belki biraz espritüel bir anlatımla paylaÅŸmak.

Böyle önemli isimlerin bir anda değiştirilmesini önermek, kabulün de aynı hızla olacağını asla göstermez. Ben de farkındayım. Hatta biraz kelime oyunundan da istifade ettim. Kabul.


Tarihte İstanbul gibi bir kentin isminin birkaç defa değiştirildiğini düşünürsek aslında o kadar da uzak bir olasılık değil… Şöyle düşünüyorum; iki ana (temel) kültür var. Daha sonra bu kültürler tarihin akışı içinde niteliklerini geliştiriyorlar, bazıları değiştiriliyor. Ama özdeki iki kütür:

1- Doğu Kültürü

2- Batı kültürü

kalıcı oluyor…


Esasen geçmişte çok keskin farkları varken bu keskinlikler, uygarlığın, anlayışların törpülenerek yeni oluşumlara dönüştüğünü gösteriyor. Eskisi gibi fark 180 derece değil artık. Ama fark, tabii ki var.


OrtadoÄŸu, Ortadaki DoÄŸu...

Bu iki kültürü beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Ama bana göre beğenmemek söz konusu olursa o beğenilmeyenin her ayrıntısını da bilmek, referans vermek gerekir.


Çok çok geniş bir özet yapalım;


Doğu kültürü çok tanrılı dinlerin daha baskın olduğu, kalabalık topraklardaki gelenek ve adetlere öncelik tanıyan, geleneksel karar süreçlerinin olduğu, genelde ataerkil/erkek egemen toplumların yüzyıllar boyunca oluşturdukları bir kültürdür. Felsefî yanı ağırlıklı, hoş ve eğiticidir.


Batı kültürü tabii olarak yakın geçmişe kadar din etkisinde kalmış, bu uğurda savaşmış, daha ziyade matematiği kullanan (ki matematiği de doğudan almış), Sanayi devrimi, Rönesans ve reform hareketlerini yaşamış, çoğunlukla özümsemiş, yüzyıllara dayanan bir kültürdür.

Çok çok kısa öz vermeye çalıştığım bu kültürleri hakkını vererek daha geniş açılardan okumak ve anlamak epey uzun zamana baliğ olur (Ama buna değer).


İşte Ortadoğu (Ortadaki Doğu) tam da bu noktada devreye girer ama bu katılım benim istediğim anlamda değil, herkesin işine geldiği gibi yapılmıştır. Yani pek kural, kanunun olmadığı ya da hiçe sayıldığı ortamda bir kültür olmaz, ama olmuş işte…


Bu her iki kültür arasında geçiş kolay olmamıştır. O bakımdan Ortadaki Doğu kültür için tam bir geçiş vadisi olmuştur. Hiçbir şey gizlenmiyor, prosedürler silsilesi yok gibi… Irklar; Arap, non-Arabic, Yahudi (Musevî) ne de Müslüman ya da Pers veya benzeri... Hepsi ya da hiçbiri. Şimdilik hepsi gibi görünse de birkaç yüzyıl içinde durumu değişebileceği emareleri var, ama bu, tabii zaman alacaktır. Bu tanımlamalar ile bir küçümseme yapmıyorum, deneyimlerim ölçüsünde öngörülerim ve an itibariyle gerçekleri yansıtmaya çalışıyorum.


Belki romantik bir yaklaşım olarak bulacaksınız ama; kadınların ezilmediği, öldürülmediği, uygar, eğitimli, savaşların olmadığı, çocukların öldürülmediği, suistimallerin yapılmadığı, olabildiğince büyük bir çoğunluğun mutlu yaşayacağı bir dünya istiyorum. Bunun olmayacağını da biliyorum, ama istiyorum. Belki bir gün olur. Belki de bunun merkezi Ortadaki Doğu olur ve buradan 4 yöne dağılır.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Tuhaf Åžeyler

bottom of page