İnsan Tadı
top of page

İnsan Tadı


Lezzet peşinde koşan gurmeler gibiyiz bazen, "İnsan" konusunda… En azından benim “erkek – kadın olmaz muhabbetin dilinde” düsturuyla yaklaştığım insanlarımın lezzetini hiçbir şeye değişmem.



Yazı: Bahar Sar

 

Sohbetimizle, gülüşlerimizle kahkahalarımızla hemhâl olmanın paha biçilemez oluşu her şeyin üstünde. Hatta Maslow Piramidi’nin de…


Bugün, Kore’de yaşayan bir ahbabımdan neredeyse tüm Afrika ve Uzakdoğu’yu dinledim. Sonuç: Tabular “0”, öğretme nihayetsiz…


Uzakdoğu’daki eksantrik yörelerde böcek yenmesinin sebebinden, kendi ülkemde acı biberin nasıl tüketildiğine, neden tüketildiğine kadar geniş bir sohbet gelişti. İnsan insana ve zihin zihine iletişim çabası karşılıklıydı. Tabii ki bu bir artı puan. Filizlenmiş elif elif bir diyaloğun şahikalarıyla yaklaşık 3,5 saat konuştuk.


İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu diye başladığımız öğrenim serüveni bir kanun hükmünde kararname ile “İletişim Fakültesi”ne evirilen yine aynı okulda sürdü.


Okulun en çömez çırak ikilisi Biril’le bendik. Koca koca abiler, alımlı ve zeki ablalar… Gözümüz odakta; hedef dersleri bir an önce hıfzedip iyi sonuç almak ve başarı kazanmak. Ümmügül’le tanıştık tanışalı onun melekelerini ve sabır düzeyini annem çoktan çözmüş ve ders programına bakarken iki eski dost oluvermiştik. Kızcağız çömez çırak bir öğrenciyi görünce kanımız ısındı karşılıklı. Aylarca hatta yıllarca ve aniden beliriveren yeni bir ışık gibiydi.


“Gül ağacı değilem, her gelene eğilem.

Çek elini elimden ben sevgilin değilem 😊 “


Hatırladın mı Gül?

Nüket Güz, Rekin Teksoy, Türkel Minibaş, Ceyhan Kandemir, Can Bilgili, Sezer Tansuğ, Alim Şerif Onaran gibi hocalarımızdan feyz aldık.

Arada, ders aralarında birbirimizi ihmal etmeden farklı görüşlerde de olsa paylaşmayı denedik ve başardık. O şimdi üç çocuk annesi ve bir hakim eşi.


Cenk Telimen bir yazar.

İrem Barutçu, başarılı bir arşivci ve tarihe ışık tutan sayfalarıyla yeni bir çalışma yayınladı.

Jale Trana Elhadef de ha keza.

Gökmen Karadağ’ı zaten hepiniz tanıyorsunuz.


Lisans ve yüksek lisans okurken bir araya geldiğimiz anları unutmak imkansız. Çünkü zihnimizi ruhumuzu ve öğrendiklerimizi yarıştırmaz, paylaşırdık. Paylaşma geni yüksek insanlarla karşılaşmanızı umuyorum bu noktada, diğer paragraf sırada.



Anıları hatırlamadan hatırlatmadan bu kısmı geçmek içime sinmedi. Yıllar içinde hepimiz birer gazeteciye, Radyo–TV programcısına veya şartların izin verdiği süreçlerde pek çok alanda kendi çapımızda uzmanlaşmış bireylere dönüştük.


Lezzetli hocalarımız vardı: Rekin Teksoy, Türkel Minibaş. Huzur içinde uyusunlar, bize dünyanın hazinelerini sinemayı ve iktisat bilimini aktardılar.


Öğrenme süreci genelde zevkliydi.


Yeni tanıdığımız insanlardan da hali hazırda çok şey öğrenme şansınız var. Önyargılarımızla ve kısıtlı tanımalarımızla yaşanabilecek sağlıksız, kısa süreli iletişim ihtimalleri olabileceğini de biliyoruz. Ve bunun gibi aklınızdan geçen her şey için bir öğrenme süreci var. Ve bu süreçte… (Bu noktada İletişim Fakültesi öğrencisi olma şansı dünyayı zihninizde taşıyabilme imkanı veriyor. Çünkü tanıyabiliyorsunuz, algılayabiliyorsunuz. İdrak, güzel şey 😊)


Sosyal medya bu kadar gelişmeden önce de tıpış tıpış ilk adımlarını atarken de yakın ve özel insanlarım vardı. Beta Çay’da çalışırken tanıdığım Jalia ile (Devendra) hala iletişimimiz var, sosyal medya sayesinde. Ya da bir zamanlar öğrenciyken tayinlerle dört dönerken birbirimizi peşi sıra ardımızda bıraktığımız ya da bırakıldığımız arkadaşlarımızla Facebook sayesinde iletişimimiz bir şekilde sürüyor. Birbirimizden haberdar olabiliyoruz.


Dünyadan haberler için televizyonu değil, Facebook, Whatsapp ve diğer uygulamaları kullanarak birbirimizle iletişim kurduğumuz tadı damağımızda sözcüklerle tanımlarla dünyamızı geliştiren genişleten insanlar var.


Yeter ki onlar kadar içten dobra ve doğrudan olalım. Onlar başka bir coğrafyada olabilirler, bununla birlikte aynı türdeniz. “Ne de olsa insanız, zaaflarımız var” diyerek iletişim hatalarımızın ardında durmak yerine zaaflarımızı gidererek daha lezzetli ve doygun diyaloglar, iletişim geliştirmek, gerçekleştirmek tabi ki bizim elimizde.


Peki, siz bunun farkında mısınız?


Farkındalık öğretidir.

Farkındalık, öğretir…


Getirisi – eğer ille de bir beklenti içindeyseniz – sizin ruhunuzu ve zihninizi, dünya görüşünüzü ve benliğinizi tamamlayacak, yeni tatlar katacak insanlardır. Hiç şaşmaz.


Esenlik ve sevgi dileklerimle.


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page