Hediyeler Üzerine
top of page

Hediyeler Üzerine

Hediye almak için milyon gün icat edildi, pek çoğu da kapitalizme, metaların parayla el değiştirmesine dayandırılıyor. Mesele, eninde sonunda bu noktaya geliyor. “Anneler Günü”, “Sevgililer Günü”, daha fazlasını saymayayım da sıkmayayım düşüncesindeyim şu anda.



Yazı: Bahar Sar

 

En son kapitalist manipülasyon, “Anneler Günü”nde yaşandı. Fiyatlarıyla oynayan - gerçek kurumsal firmaları ve önceliği dürüst ticaret olanları tenzih ederim - sonra indirim diyerek vitrinlerini parlatan çok firma var, bildiğiniz gibi.


Doğum Günü hariç, benim için özel bir gün yok mesela. İçimden geldiği her an her gün sevdiklerime bir işaret, bir anı aktarmayı hep sevmişimdir. Aniden karşımda beliriveren ve sevdiğimi bildiği için içinden gelerek seçtiği hediyeyi sunan arkadaşlarım var. Şükür nedeni hepsi. Evet, hediyede bir de şöyle bir "incelik" var: kendimiz için seçermiş gibi değil, eğer gerçekten tanıyorsak ve hediyeyi aldığında yüreğinin çarpıntısını yüzünün alacağı şekli hayal ederek gülümsüyorsak işte en güzeli bu.


Tarihin en çok üzerinde durulan ve eksantrik bir şekilde bir kent halkının kaderini değiştiren hediyeyi hepimiz biliyoruz: Truva Atı. Öyle bir efsanevi hikaye ki neredeyse her kültürde ve ülkede unutulmadığı için belki de " Bir Yunanlıdan hediye alıyorsan sakın!" mealinde bir söz bile var.


Kollarda sıra sıra bilezikler, boynunda irili ufaklı kolyeler... Çağımızın en değerli addedilen hediyesi, bildiğiniz gibi mücevher. Ne şanslıyım ki benim hediyeleştiğim ve mutlu etmeye niyetlendiğim insanlar yaptığım sürprizlerle şaşırıp mutlu olup üstüne bir de cidden "yetiniyorlar". KDV' si en düşük olan karbon bileşiği taşların süslediği bir taçtan daha güzeli, sevdiğim dostlarımın bana hediye ettiği örgü bir güneşlikli şapka mesela. Nihilist filan değilim, küçük şeylerle mutlu olmayı bilmeyen insanların zaaflarından sıkılmış bir bireyim. Bunu içselleştirememek, gerçek bir zaaf ve sıkıntı. Sıkıntı fikrimce şu noktadan kaynaklanıyor: Genellikle kapitalist toplumlarda bizzat metalaşan insan değerinin ve ederinin pahalı bir meta olduğu düşüncesine ikna edilmiş durumda. Bu bir tür sabit fikir.



Bu fikrin sabitleşmesinde tarihin ilk zamanlarından beri değiş tokuşla ardından paranın icadıyla başlayan bir ticaret gerçeği var ve bu ticaret gerçeğinin sabitlenmesinde daha çok kazanç, insanların önemsenmeye duydukları açlığın kendilerine karşı kullanılması oldukça etkili.


Bildiğim kadarıyla, "Ticaretle uğraşın ve cesur olun, rızkın onda 9’u ticarettedir" mealinde bir hadis var. İslam Dini'nin peygamberine atfedilen milyonlarca sözden biri de olabilir. Tarihin ilerlemesiyle birlikte tüm bilinenlerin yaşandığı dönemin üstünden asırlar geçti, malum, 2023 yılındayız. O zamandan bu yana neler değişti? İyi bir gözlemci ve tüketiciyseniz, ciddi manada neredeyse hiç bir şey farklılaşmadı. Kazanç, bol kazanç edinme fikri insanların özel anlarını, günlerini hatta bilinçlerini manipüle etme "yeteneğini" geliştirdi haliyle.


Sizin için, bizim için değerli olanın ve öncelikli olanın ne olduğuna dair net bir karar verirsek, asırlardır süre gelen duygulara ve benzer zaaflara yönelik ticari girişimlerin ve becerilerin ortak ve kollektif kurbanlarıyız fikrimce.


Sosyal bir birey olarak ve hediyeleşmeyi neşe - sevinç - şaşırtma - mutlu etme amaçlarına yönelik kullanan bir insan olmam dolayısıyla şunu söyleyeyim: Odağında insan olmayan hiçbir ticari gün, eğilim, tavır ciddiye alınacak kadar insani değildir. İyi bir CRM’i olan, tüketicisini ezdirmeyen, ezmeyen, istismar etmeyen tüm kurumlara saygım ve kendimce güvenim var. Gerisi sadece paranın icat edilmesine şükreden ve Lidyalıları baş tacı eden, özel günleri - özel olduğu vurgulanan ve benimsenmiş tarihleri çıkarları doğrultusunda parlatan köhnemiş zihniyetlerin ticarethaneleri...

Bunların ayrımını yapmalıyız, yapmayı öğrenirsek ve hatta yapabilirsek doğru yoldayız.



İnsanların birbirini mutlu etmesi, düşünmesi için bir geri sayıma, “Anneler Günü'ne şu kadar kaldı" gibi bir tavra ne gerek var mesela?


Anlık ve hatta ilkel bir güdü olmalı sevdiği kişileri mutlu etme çabası.


Benim önceliğim çocukları ve yakın dostlarımı elimi dipsiz kuyulardan sakınabilmem için hiç bırakmayanları mutlu etmek, karşılıklılık şart değil. Sadece mutlu etmek ve bir gün anımsanmama - tek bencilce meylim bu- neden olacak bir hatıra bırakabilmek.


Peki sizin önceliğiniz ne?


Bizden misiniz yoksa günlerin ticarileştirilmesi, insanların zaaflarının kullanılması ve hediyelerin sadece bir meta "mal" olarak kullanılması sizin de mi hoşunuza gidiyor?


Cidden alıştınız mı? Normal mi geliyor? Peki nasıl oluyor?


Günün sonunda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Anneler Günü'nde yaptınız yapacağınızı belki de.


Sırada hangi gün var?


Peki gerçekten sevmenin sevilmişliğin hissedilmesi ne zaman mümkün olacak?


Peki siz, bunu ayırt edebilecek misiniz?


Huzurlu, esenlikli ve birbirimize gösterdiğimiz özeni metalaştırmadan ifade edebildiğimiz bir dünya diliyorum.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page