Son yıllarda Brezilya'da otoriter eğilimlerin artmış olduğu, demokratik değerlere meydan okuyan politik figürlerin öne çıktığı bariz biçimde görülüyor. Ve bu örnekler arasında Bolsonaro kadar dikkat çeken bir başkası daha yok.
Yazı: Bülent Yurtdaş
21 Mart 1955'te São Paulo'nun Glicéiro şehrinde doğan Jair Messias Bolsonaro 1 Şubat 1956 tarihinde Campinas şehrinde nüfusa kaydedilir. 1977 yılında “Academia Militar das Agulhas Negras”tan mezun olarak orduya katılır ve 1987 yılında "Askeri Tesise ve Rio de Janeiro Eyaletinin İçme Suyu Şebekesine Sabotaj Düzenlemek" suçlamasıyla emekliye sevk edilir. Aynı yıl Rio de Janeiro Eyaleti meclis üyeliğine seçilir. 1990 yılında Brezilya Meclisine milletvekili olarak seçilene ve parlamentoya adım atan Bolsonaro’nun hayatında 27 yıl kesintisiz sürecek yeni bir dönem açılır.
Bolsonaro politik kariyerinde artık başka bir aşamaya geçmiştir. Askeri öğrencilik döneminden itibaren "Askeri Cunta", "Askeri Darbe" ve "Aşırı Sağcı" düşüncelerini saklamadan ifade eden bir politikacı olarak tanınan Bolsonaro, 2019-2022 yılları arasında Brezilya Federal Cumhuriyeti'nin 38. Devlet Başkanı olur.
Böylesi bir kariyer her politikacıya nasip olmaz tabi. Ama Bolsonaro’nun kariyeri kadar politik tutumu ve eğilimleri de dikkati çekmektedir.
Son yıllarda Brezilya'da otoriter eğilimlerin artmış olduğu, demokratik değerlere meydan okuyan politik figürlerin öne çıktığı bariz biçimde görülmektedir. Ve bu örnekler arasında Bolsonaro kadar dikkat çeken bir başkası daha yok. Bu nedenle siyasi kariyerinden başlayarak, Devlet Başkanlığı görevinde bulunduğu süre içerisinde sergilemiş olduğu tutum ve davranışları dikkate aldığımızda “diktatörlük” olgusunun ana temel birleşenlerinin onda ortaya çıktığını görebiliyoruz.
Diktatörlerin en belirgin özelliklerinden biri, kendilerini evrenin merkezi olarak kabul etmeleridir. Abartılı bir kişisel önem duygusu, kendilerini aziz, mesih veya peygamber figürleriyle mukayese ederek, bir ulusun veya savundukları ideolojinin kurtarıcısı olarak görmeleri, vizyonlarının mutlak ve insan hayatı pahasına bile olsa geçerli olduğunu savunmalarına neden olur. Bolsonaro, kendisini bu şekilde tanımlayarak halkın gözünde aşırı bir kahramanlık figürü yaratmaya çalışmıştır.
Empati eksikliği ve kolektif duyguları manipüle etme konusu da ayrı bir diktatör göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Otoriter liderler, kitlesel korkuları, güvensizlikleri ve önyargıları manipüle ederek kendilerini vazgeçilmez şekilde konumlandırırlar. Bolsonaro, özellikle komünizm ve sol görüşlü siyasi partilere yönelik sürekli saldırılarıyla bu özellikleri sergilemiştir. Bu manipülasyon stratejisi, takipçileriyle duygusal bağ kurma çabası gibi görünse de esasen onun iktidarını pekiştirmeyi hedeflemiştir.
Muhalefete karşı tahammülsüz, sertlik yanlısı bir politikacı.
Eleştirileri sıklıkla kişisel saldırı olarak algılayan Bolsonaro kendisine yönelik tüm eleştirilere karşı orantısız bir tepki göstermiştir. Sadece doğrudan karşıt görüşleri baskı altına almakla kalmayan Bolsonaro, sosyal medya platformlarını da yalan haber ve dezenformasyon kampanyaları için etkin bir şekilde kullanmıştır. Bu yolla, muhalif görüşleri sindirmeyi, kendisiyle aynı fikirde olmayanları itibarsızlaştırmayı amaçlamıştır. Bolsonaro, sosyal medya üzerinden özellikle sol görüşlü politikacılara ve bağımsız gazetecilere yönelik karalama kampanyaları yürütmüş, yalan haberlerle halkı yanıltarak onları hedef almıştır. Bu strateji, onun muhalefeti bastırma ve toplumsal algıyı kontrol etme çabalarının önemli bir parçasıdır.
Ayrıca, Bolsonaro'nun güvenlik güçlerine verdiği destek, onun geçmişteki askeri cunta yönetimine olan yakınlığını yansıtmaktadır. 1964-1985 yılları arasında Brezilya'da gerçekleşen askeri cunta uygulamalarına açıkça destek veren Bolsonaro, bu dönemdeki faili meçhul cinayetleri ve işkenceleri savunduğunu pek çok röportajında dile getirmiştir. Askeri cuntanın baskıcı yöntemlerine olan bu desteği, onun totaliter eğilimlerini sergilemekte ve toplumsal şiddetle olan güçlü bağlarını ortaya koymaktadır. Bolsonaro, defalarca cunta dönemini olumlu bir şekilde nitelendirmiş, bu dönemde işlenen suçları savunarak demokratik süreçlere ve hak ihlallerine karşı duyduğu kayıtsızlığı gözler önüne sermiştir. Bu yaklaşım, onun diktatörlük eğilimlerinin belirgin bir göstergesidir.
Bolsonaro'nun hükümetin tüm kararlarını merkezileştirme çabaları, onun diktatörlük özelliklerini yansıtır. Hükümeti döneminde medya üzerinde baskılar kurarak bağımsız haberciliği engellemeye çalışmış, devletin gücünü kendi siyasi hedefleriyle uyumlu hale getirmek için çeşitli önlemler almıştır. Bolsonaro, kendisinin seçilmiş, bakanlarının ve bürokrasi hiyerarşisinde bulunanların ise "atanmış" kişiler olduğuna sürekli olarak dikkat çekmiştir. Bu söylemiyle, seçilmiş olmanın kendisine doğrudan emir verme yetkisi verdiğini vurgulamış ve bu yetkisini kullanarak devlet gücünü tamamen merkezileştirmiştir. Seçilmişlerin emir veren, atanmışların ise bu emirleri yerine getirmekle mükellef olduklarını savunmuş, devlet gücünü kullanarak toplum ve bürokrasi üzerindeki etkisini dayatmıştır. Bu yaklaşım, Bolsonaro'nun demokrasiye olan kayıtsızlığını ve karar alma süreçlerinde tekelleşme arzusunu açıkça göstermektedir. Atanmışların, yalnızca kendisinin emirlerini yerine getirmeleri gerektiği yönündeki söylemi, onun iktidarını sürdürmek için gerekli olan kontrolü sağlamada önemli bir araç olmuştur.
Bolsonaro'nun duygusal soğukluğu ve şiddet kullanma isteği, sadece fiziksel şiddeti değil, toplumun yapısal düzenini tehdit eden bir anlayışı da yansıtır. Bu lider, demokrasinin temeli olan yargı ve kolluk kuvvetlerinin yetki ve sorumluluğunda olan adalet olgusunun toplum içinde sağlanmasını sarsmak için bireysel silahlanmanın önünü açmış, böylece herkesin kendi adaletini sağlama yolunu teşvik etmiştir. Bu yaklaşım, toplumsal düzenin çökmesine ve kaosun hüküm sürmesine zemin hazırlamaktadır. Bireysel silahlanma hakkının savunulması, toplumda gerilimleri artırarak, şiddetin ve öfkenin yayılmasına yol açmış, insanların kendi adaletini sağlama adı altında karşılıklı çatışmalara girmelerine neden olmuştur. Bolsonaro, şiddet kullanma ve silahlanma konusundaki tutumu ile, toplumda yalnızca korku yaratmakla kalmamış, aynı zamanda kaos ve belirsizlik ortamının güçlenmesini teşvik etmiştir. Bu, onun yalnızca kişisel çıkarlarını ve gücünü sürdürmek için değil, aynı zamanda toplumun yapısını sarsma amacını taşıyan bir stratejidir.
Son olarak, 8 Ocak 2023 tarihinde patlak veren başarısız darbe girişimi ve sonrasında hakkında yakın bir tarihte başlayacak olan dava sureci 38. Brezilya Devlet Başkanı Jair Messias Bolsonaro profilini anlamamızda bize yardımcı oluyor.
Comments