Deprem ve Anka KuÅŸu
top of page

Deprem ve Anka KuÅŸu


Adana' da yaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl 2023'te yılın en kısa ayının en uzun gününü yaşamamıza ramak kala hayat bildiği gibi akıyordu. Sokaklarda, caddelerde evlerinde insanlar hayatın yeni heyecanlarına hazırlanıyor, sohbetler, masalar, özlemler, sevinçler konuşuluyordu. Henüz deprem canımızı yakmamıştı.



Yazı: Bahar Sar

 

Geçtiğimiz yıl, bugün bu saatlerde Melikem bize kahve içmeye uğramasaydı, kapının yapıştırılan süngerler yüzünden sıkıştığını fark edemeyecektik. Sonrası meçhul. Biz şanslıydık, bunu sabah 04.17 de iyice ayırt ettik. 

Kahramanmaraş Depremi bizi de sarstı ve can evimizden vurdu. İlk iki sallantı birleşik bir felaket gibiydi, neyin nasıl olduğunu sonradan yağmur altında bekleşirken ve kaçışırken yine Melikeler'in bize tahsis ettiği araçlarında öğrendik. Daha sonra da sitemize komşu okul bizi misafir etti, sabaha kadar gözümüzü kırpamadık, bakıştık okulun sınıflarında. 

Konuşmaya mecalimiz yoktu, aklımız "Acaba neler oldu? Ne zaman yetişilecek, ne zaman her şey yoluna girecek, insanlar ne zaman kurtarılacak?" gibi bir sürü soruyla doluydu. Hepimiz birbirimize nasıl da kenetlenmiştik. Korku ve ümitsizlik, bilinmezlik, birbirini tanımayan insanları bile birbiriyle temas ettirmişti. Eşimin rahatsızlığı yüzünden ellerinden gelen konforu sunmaya çalışan okulda fazla kalamadık, gözümüzü kararttık ve eve çıktık. Tam biraz gözlerimizi yummuş her şeyin geçtiğini ummuş bir halde tam manasıyla uykusuzluktan sızmışken yine sarsıldık. Bu bizim tecrübemizdi. Yine de şanslı azınlıktandık. Farkındaydık, şükretmeyi bilmemiz yeni şükürlere vesile olur diye ümit ediyorduk. 

Bizim kadar şanslı olamayanlar günlerce enkaz altında bekledi, bekletildi. Tam 11 vilayetimiz bu felaketten aşırı derecede etkilendi. Can yakıcı öyküler, gülümseyerek bilmeden ölüme yatanlar olmuştu ve biz bir iki gün sonrasında bir kaç kişi elimizi vicdanımızın yönlendirdiği şekilde uzatabildiğimiz kadar ötelere uzatmaya çalıştık. Deprem çadırları, arabalarında yaşamaya çalışanlar, kaçak göçek evlerine çıkıp inip gerekli eşyaları almaya çalışanlar, korku duygusu, küçük, sakınmasız, korunmasız zihinlerimizi sarmış ve aşmıştı.


6 Şubat depremi tüm ülkeyi yasa boğmuştu.

Şansımıza sevinemedik, sevinmemiz için müjdeler almamız gerekiyordu. Yetişilmesi, ulaşılması gereken yerler vardı. İnsanlar vardı, çaresizlik pus sis gibi üstümüze inivermişti. Pek çok ülkeden yardım ekipleri geldi, ellerinden geleni yaptılar. Bundan sonrası siyasete girer ya, söylemeden edemeyeceğim, iç siyasete ve iç kurmacalara dayanamayıp havaalanlarında sahipsizce bekleyip kalıp elleri kolları budanıp ne yapabildilerse yaptılar, Tanrı razı olsun. 

On binlerce insanımızı enkaz altında kaybettik. İçimdeki bazı sesleri susturmaya çalışıyorum, yoksa fena halde dökebilirim tüm ihmalleri ve tüm çaresizlikleri ortaya ve bu gidenlerin ardından kalanların acısını artırmaktan, hatta öfke yaratmaktan başka bir işe yaramaz. İyi niyetli bir şekilde yazmaya çalışıyorum, ancak biz hala o gündeyiz ve o dönemdeyiz ve yekten ihmal edildik. Yekten plansız yapılaşmaya, kanunsuz imar aflarına, ağam paşam yakınım müteahhitlerin, ehliyetsiz, zemini ve bölgeyi tanımayan lüks konut yapmanın bir marifet olduğunu sanıp ve buna insanları ikna edip çok katlı inşa ettikleri güvenli zannettirdikleri yuva diye sattıkları binalarda ölen insanları umursamayanlar tarafından ihmal edildik. Net: Öldürüldük ve harcından tencere parçaları çıkan binaların altında kaldık. Zemin etüdü yapılmayan kontrolsüz katlarla yükseltilen sıkışık sokaklarla nefes alınamaz deprem toplanma alanları AVM'lere çevrilmiş ya da başka türlü parsellenmiş kıyımızda köşemizde kıyıma uğradık. 

Tüm kaybettiklerimizin ruhuna rahmet diliyorum. Haklarını helal etmeyecekleri insanlar var. Mahşer yaşanırsa biz de tanıklık ederiz sanırım, üzerimize düşerse, kayıplarımız için üzgünüm. Üzüntü dinmedi travmamız iyileşmedi bizi iyileştirmeye bizi dirliğimize birliğimize kavuşturmaya yine biz çabaladık.

Vardır elbet, gelecek bir gün.

O güne kadar, Tanrı'dan dileğim: Allah unutturmasın, huzur içinde uyusunlar ve Anka Kuşu gibi yeniden milletçe - ulusça küllerimizden doğalım.

Çok amin.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page