top of page
Yazarın fotoğrafıCan Bilgili

Çöken Eğitim Düzeni


Şair, Roman ve Öykü Yazarı Rıfat Ilgaz:

"Kötü öğretmen, kötü veli yoktur, kötü öğrenci yoktur. Kötü öğretim sistemi vardır.”



Yazı: Prof. Dr. Can Bilgili

 

Sınıfın ozanıyım mimli,

Habamam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü.

Kim ne derse desin,

Çocuklar için yazdım hep.


Canım yansın diye

İşimden atarlar sık sık,

Acısını hep çocuklar çeker…

Kendi öz çocuklarım,

Benden önce.


Şunu demek istiyorum!

İki iş tuttum ömür boyu köklü.

Çocukları okutmaktı ilk işim,

İkincisi,

Yazdığımı çocuklara okutmak.


Ne gençlerden ne çocuklardan

Bir yakınmam yok

Arap'ın dediği doğru:

"Çocuk mazbut…"

Memleketse görülüyor işte,

Güllük gülistanlık…

Ne var ki güllerin dikeni çok!


Okuduğunuz bu satırlar usta şair, yazar Rıfat Ilgaz’a ait. “Ocak Katırı Alagöz” adlı kitabında yer alan “Okutma Üzerine” adlı şiirinden.


Hani şu hepimizin filmleriyle bildiği “Hababam Sınıfı” adlı eserin yazarı... Hepimizi güldüren ama hayatı boyunca gün yüzü göremeyen bir aydın...


Devletin her yerine sızmış faşist kafaların ta 1940’lardan itibaren ölümüne kadar hayatını gözaltına aldığı, hapislere attığı, işkence yaptığı, işsiz bıraktığı, yoklukla boğuşturduğu, 70 yaşındayken bile 1982 askeri cuntasıyla memleketi Cide’de zincirler içinde teşhir ederek kötü muamele yapmaktan utanmadığı, yüksünmediği yazar. Sana, bana, hepimize düşünmeyi, hayatı anlamayı, sorgulamayı anlatmaya çalışırken hayatı çilelerle dolu geçen bir yazar. Sahip çıkamadığımız onlarca, yüzlerce yazardan, aydından biri...



Neden Rıfat Ilgaz’ı anlatıyorum diyenler olacaktır şimdi. Kısadan söyleyeyim: Eğitim düzenimizin geldiği şu parlak aşamayı anlatmak için...


Ilgaz’ın en önemli eserlerinden biridir Hababam Sınıfı.

İlk olarak İlhan Selçuk ile Turhan Selçuk'un yönettiği haftalık Dolmuş dergisinde 78 hafta boyunca bölümler halinde yayınlanan eserde yazarın ismi geçmez. Öyle ya sakıncalıdır, sabıkalıdır, aranmaktadır. Ilgaz dergide "stepne" takma adı ile yazılarını yazabilmektedir. Büyük ilgi gören yazılar ilerleyen yıllarda kitap halini alır ve 1957 yılında yayınlanır. Ama yine takma isimle... Bir ara eserin stepne adında bir Rus yazara ait olduğu Ilgaz’ın ise çevirisini yaptığı düşüncesi bile oluşur...


Uzun yıllar Kastamonu Muallim Mektebi’nde yatılı okumuş ve öğretmenlik yapmış Rıfat Ilgaz için eğitim sistemindeki bozukluğu, yöneticilerin ve eğitimcilerin halini öğrencilerin bakış açısıyla anlatmak çok zor olmasa gerek. Eserde geçen “Güdük Necmi” karakteri kendisidir...


Otoriter eğitim sistemi içinde sevgi ve anlayış bekleyen gençlerin sergilendiği eser eğitim düzenine köklü bir eleştiri getirerek dikkatleri çeker. Eser yazarın ifadesiyle kopya, ezber ve uydurma saygıya önemli bir eleştiri getirmektedir. Gençler anlayış, sevgi ve saygı ile büyümelidir.


Eminim hiç yabancı gelmemiştir bu kelimeler size. Yoksa eğitim düzeni deyince aklınıza 4 artı 4, ilk-orta-lise, fen ya da edebiyat bölümü, anadolu-fen-imam hatip liseleri, İngilizce eğitim veren vermeyen okullar gibi konular mı geldi ilk olarak? Yazık çok yazık...


Sınıflı toplum düzenine "sınıflı eğitim" anlayışıyla insan yetiştirmeyi amaçlayan "insani" nitelikten yoksun bir eğitim düzeninden bahsediyorum size... Çocukluk yaşlarından itibaren insani niteliklerin budandığı, insanın en iyi değerlerinin kaynağı "gönül"ün çürütüldüğü, kapitalist rekabet düzenine acımasızlık içinde insanların yetiştirildiği bir düzendir bu düzen. Ezme-ezilme ilişkilerinin normalleştirildiği, sevginin, anlayılışın yok edildiği bir düzeni yaşıyoruz diyorum... Evet ülkede her çocuk, her genç okullarda matematik, Türkçe, edebiyat, kimya dersi alıyor. Bu doğru... Ama herkes aynı içeriklerle almıyor. Kimisi ezmenin kimisi ise ezilmenin dilini derslerde, satır aralarında öğreniyor.


İşte bu eğitim düzenine bir tepki koymasından olacak ki Hababam Sınıfı halktan büyük beğeni alır, filmi çekilir. Ve takvimler 1 Nisan 1975’i gösterirken yayınlanır. Dönemin etkili karakter oyuncularının da katkısıyla büyük beğeni toplar. Halk sevmiştir.



Ama devlet düzeni işte, fişlediği bu adamı her yerde takip etmektedir. Film kendi eserinden hazırlanmış olmasına karşın ismine yine yer verilmez. Bundan dolayı da çok kırılır filmi izlemek dahi istemez. Uzun yıllar sonra mahkeme kararıyla ismi yazdırılabilecektir.


Yakın zamanda hayata veda eden oğlu Aydın Ilgaz’ın deyişiyle “Hababam Sınıfı” Rıfat Ilgaz’ın bir öğretmen olarak tezidir aslında.


“Kötü öğretmen, kötü veli yoktur, kötü öğrenci yoktur. Kötü öğretim sistemi vardır.”

1944 yılında “Sınıf” adlı şiir kitabı nedeniyle tutuklandıktan sonra hayatı boyunca gözaltında yaşayan Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” eseri de didik didik edilir. Öğretmene kel dediği için eser sansürden geçmez. Bu yüzden de o karakterin adı hepimizin bildiği meşhur Mahmut Hoca olur.


Ama o filmden, halkta yarattığı etkiden pek memnun değildir. Verdiği bir röportajında Hababam Sınıfı eseriyle ilgili bilgi verirken "Nasıl bu kadar güldürebildiniz?” sorusunu şöyle yanıtlar:

"Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış . Belli bir süre sonra dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlamış. Bunun üzerine ailelerde o saatte sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görseli oluşmuş.

Ben de çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük."


Evet yıllar geçti ve yazarın bu sözlerinin haklılığı gün gibi ortada... Hepimiz çöken bir sisteme bakarak gülmeye devam ediyoruz. Neleri kaybettiğimizi göremiyoruz, geleceğimizin çürümekte olduğunu hala anlayamıyoruz.


Sonra soruyoruz hep bir ağızdan. Bu çocuklar neden böyle? Bu gençler neden böyle?..

Soruyorum size öyleyse, söylenmeye ne denli hakkımız var?

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page